Japonya Gezegen Rehberi

Tüm seyahatlerimiz boyunca bizi Japonya kadar şaşırtan bir ülke olmadı. Yazarken fazla abartmayı sevmem, ancak Gezegen Blog’da yazılan diğer yazılara bakarsanız hiç bir ülke hakkında Japonya için söylediğim şeyleri söylemediğimi göreceksiniz. Japonya’nın şehirleri, sokakları, binaları, ulaşım sistemi, dili ama özellikle insanları ve kültürü gerçekten çok farklı ve insanı kendine hayran bırakıyor. Farklı Avrupa şehirlerinde bir süre gezdikten sonra sürekli benzer şeyler görmeye başlıyorsunuz ancak Japonya’ya ayak bastığınızda henüz daha hava limanında çok farklı bir yere geldiğinizi anında hissediyorsunuz.

İlginçtir Japonya Türkiye’den çok fazla turist alan bir ülke değil. Bir çok Avrupa şehrinde özellikle bayram tatillerinde gördüğünüz Türk turist gruplarına Japonya’da rastlamıyoruz. Bunun en önemli sebebi, Japonya’nın uzak olması ve Türkiye’de oldukça pahalı bir ülke olarak bilinmesi. Bu yüzden Japonya gezisini iyi planlamak ve gezi dönüşünde göremediğiniz yerlerle ilgili pişmanlık duymamak çok önemli.

Japonya Pahalı mı?

Evet, pahalı ama her şey pahalı değil. Öncelikle şunu söylemeliyim: Japonya’da yeme içme bir çok Avrupa şehrinden veya Amerika’dan daha ucuz ya da en azından aynı seviyede.

Fikir vermesi açısından dünyada bir çok noktada karşılaştırabileceğiniz bir ürün olarak Tokyo’nun merkezinde Big Mac burgerin 380 Yen olduğunu söyleyebilirim. Bu fiyat Japonya’nın en pahalı yerinde bile Avrupa’daki büyük şehir fiyatlarının altında kalıyor.

Benzer biçimde şehir içi toplu taşıma ve günlük biletler de bir çok büyük Avrupa şehrinden daha ucuz.

Ancak konaklamaya gelince iş değişiyor. Japonya oldukça küçük bir yüz ölçümüne çok fazla insanın sıkıştığı bir ülke ve şehir merkezinde 15 metrekarelik bir odada kalabilmek için bile kesenin ağzını açmak gerekiyor. Bu durumdan kurtulmak için bütçenize göre merkezden biraz uzakta kalmayı düşünebilirsiniz ancak şehir merkezinden çok uzaklaşmadıkça fiyatlarda çok ciddi bir düşüş olmuyor.

Benzer biçimde şehirler arası seyahat de oldukça pahalı, ancak bu konuda sadece turistler tarafından kullanılabilen ve ulaşım maliyetini ciddi ölçüde düşüren bir yöntem var ki yazının ilerleyen kısmında detaylı bir şekilde anlatacağız.

Japonya’nın pahalı olarak bilinmesinin diğer bir sebebi de uzak olması ve uçak biletlerinin yüksek fiyatlı olması. Bu konuyu da düşündüğümüzde hem uygun otel bulabilmek hem de uçak biletlerini ucuza alabilmek için seyahatinizi çok önceden ayarlamakta fayda var. Bu süreçte Türk Hava Yolları, Qatar, Singapur Hava Yolları ve Luftansa biletlerini takip edin.

Japonya’da ne kadar kalınır?

Mesafeyi ve uçak yolculuğunu düşününce en az iki hafta kalmanızı öneririm.

Japonya Rotası?

Gittiğimiz şehirleri aşağıdaki bu bağlantıdan görebilirsiniz.

Ayrıca Japonya’da bir yerlere gitmek için Japonya’da ulaşım sayfamıza göz atmanızı öneririm.

Biz Tokyo, Kyoto, Miyajima, Nara, Hakone ve Fujidağı’na gittik, ayrıca turistler için güzel bir rota izleyen bir trenle Kameoka’yı da ziyaret ettik. Siz bu rotaya vakit bulursanız Tokyo’dan günübirlik gidiş gelişle Nikko’yu da ekleyebilirsiniz.

Özellikle iş için Japonya’ya gidip gezisini bir kaç gün uzatma fırsatı bulanlar Tokyo’yu görüp geri dönüyor. Ancak şunu belirtmek isterim ki gerçek Japonya’yı tatmak için kesinlikle Kyoto’ya gitmelisiniz.

Japonya’da Ne Yenir?

Japonya’da yemek deyince herkesin aklına suşi gelir. Öncelikle şunu söyleyelim, Japonlar sabahtan akşama suşi yemiyor. Bizde çiğ köfte neyse Japonya’da suşi o, restoranlarda yemeğin yanına suşi söylenebileceği gibi sadece suşi yapan yerler mevcut. Suşi ile aranız iyiyse ya da en azından suşiye bir şans daha vermek istiyorsanız bu küçük restoranlardan birine mutlaka oturun.

Japon mutfağının en önemli öğesi deniz ürünleri. Eğer balık ve kabuklu, kabuksuz deniz ürünleriyle aranız iyiyse hiç tatmadığınız lezzetleri burada tadabilirsiniz.

Ayrıca sokak aralarında kendin pişir kendin ye tarzı, masada küçük ızgarası olan salaş restoranlar bulmak mümkün. Salaş dediysek yanlış anlaşılmasın, Japonlar oldukça temiz insanlar. Tavuk derisi tarzı ilginç et menüleri var. Bu tür değişik şeylere açık değilseniz restoranlarda sipariş verirken dikkatli olun.

Deniz ürünlerine veya uzak doğu yemeklerine kapalıysanız, amerikan fast food dükkanları ile birlikte İtalyan restoranları ve az sayıda kebapçı bulmak da mümkün.

Ayrıca restoranlar genelde geç saatlere kadar açık. Gece bire kadar çalışan fırınlar var ve hemen her zaman açık market bulunabiliyor.

Peki ya Sake?

Ne içilir kısmına gelince ilk akla gelen bir tür pirinç şarabı olan Sake oluyor. Japonlar Sake’yi yemeğin yanında veya yemeğin ardından içmeyi tercih ediyor. Sake’nin iki tür sunumu var, isteğinize göre sıcak ya da soğuk gelebiliyor. Genellikle bir kase ile birlikte sunuluyor ancak bazen küçük shot bardaklarında da geldiği oluyor. Tadını soracak olursanız, çok sert bir içki değil, ancak tarifi zor. Türkiye’de içebileceğiniz bir şeye çok benzemiyor.

Sake’den çok daha popüler olan toz yeşil çayları mevcut. Yeşil çay Japonya’da bir çok yerde tüketiliyor. Bizde olduğu gibi yemekten sonra yeşil çay ikram eden ya da yemekle birlikte sınırsız yeşil çay veren yerler mevcut. Japonlar yeşil çayı çok seviyor, yeşil çay lokumu bile var. Tadını soracak olursanız, bizdeki sallama yeşil çaylar gibi değil. Karadeniz’in siyah çayını her şekilde tercih ederim.

Japonya Güvenli mi?

Japonya dünyanın en güvenli ülkelerinden biri. Suç oranı oldukça düşük ve sokaklar güvenli. Burası çok güvenli diye cüzdanınızı ortada bırakıp bir yere gitmeyin ancak dünyanın bir çok yerinde başınıza gelebilecek hırsızlık olaylarına ya da turist kazıklamaya çalışan esnafa Japonya’da rastlamak biraz zor.

Japonya Temiz mi?

Japonya çok temiz, öyle böyle değil çok temiz. Dünyada bu kadar temiz başka bir ülke göreceğimizi sanmıyorum. Hava limanı, metro, sokaklar, oteller her şey son derece temiz. Yerde çöp görmeyi bırakın neredeyse toz bile yok. Evlere ayakkabı ile girilmiyor. Tokyo gibi metropollerde değil ama daha küçük ve geleneksel yaşamın devam ettiği yerlerde bazı restoranlara ayakkabınızı çıkarıp giriyorsunuz ve yer sofrasında oturuyorsunuz. Japonlar temiz yaşamayı küçük yaşlarda öğreniyor, öğrenciler kendi yaşam alanlarını kendileri temizliyor, okullarda harici olarak çalışan temizlik görevlileri yok. Bu arada sokaklarda çöp kutusu bulmak zor. İnsanlar çöplerini çantalarına koyup taşıyor.

Japonya’da Tuvaletler

Söz konusu Japonya olunca tuvaletlerden de bahsetmek gerekiyor. Japonların hem temizlik hem teknoloji konusundaki takıntıları tuvalet konusunda da yansımış. Hemen her yerde ısıtmalı, bir düğme ile sifon sesi veren ya da müzik çalan, su fışkırtan hatta kurutma sistemi olan tuvaletler var.

Japonya’ya ne zaman gidilir?

Japonya okyanus ikliminin etkisi altında olduğundan kışları çok sert geçmiyor. Fakat bir Ekim-Kasım dönemi var ki tayfun sezonu olarak biliniyor ve bu dönemde Japonya’dan uzak durmak gerekiyor. Ülke bunun dışında her dönemde çokça ziyaretçi çekiyor ancak Mart-Eylül arası hava durumu daha iyi ve turizm daha canlıdır.

Ülkede güneyden Mart ortasında başlayıp kuzeye doğru Nisan boyunca devam eden kiraz ağaçlarının çiçek açtığı ve tüm bahçelerin canlandığı Sakura denilen dönem hem iç hem dış turizmin en canlı olduğu zaman aralığıdır. Bu dönemde konaklama fiyatları da yüksek olur.

Biz Japonya’ya Haziran ortasında gittik ve iki haftada iki kez sağanak yağmura yakalandık. Ancak Yağmura rağmen hava sıcaktı ve gezimize devam edebildik. Bununla birlikte Haziran ayında hava oldukça sıcaktı ve insanların yağmurdan çok güneşten korunmak için şemsiye kullandığını gördük. Sonuçta yaz ayları da olsa Japonya’ya giderken yanınızda şemsiye götürün. Yaz aylarında güneşten korunmak için şemsiye ile dolaşmanız garipsenmeyecektir. Aksine bu şekilde kafanıza şemsiye geçirip turist olduğunuzu gizleyerek kendinizi kalabalık içinde kaybettirebilirsiniz. Örnek olması açısından Tokyo’nun yıllık sıcaklık grafiğini paylaşıyorum.

İnternet Erişimi

İyi bir gezginin olmazsa olmazı internet. Neredeyim, nereye gideceğim sorusunu cevaplamak için internet araştırması, foursqure, trip advisor olmadan gezerseniz, veriminiz düşecektir. Gerçi Japonya’da hemen her mekanda wi-fi bağlantısı var ancak yine Japonya’yı internetsiz gezmek zor. Oralara kadar gitmek, konaklamak, gezmek için binlerce dolar para harcadığınızı düşününce verimli şekilde gezmek için internete vereceğiniz paradan cimrilik yapmayın derim.

İnternete erişebilmek için Türkiye’deki operatörlerin yurt dışı paketlerin kullanmayın, daha ucuza gelen iki farklı çözüm var.

Birincisi sim kart almak, biz bu çözümü tercih ettik. Sim kart fiyatları çok yüksek değil ve tüm ülkede 4G erişimi oldukça güçlü. Japonya’da kimlik bilgisi olmadan alınan turist tipi sim kartlar ile internete girebilirsiniz ancak arama yapamazsınız. Ülkeye ayak basınca hava limanından ayrılmadan sim kart işini halletseniz iyi olur. Hava limanındaki marketlerden sim kart alabileceğiniz gibi kola makinası benzeri sim kart satan bankomatları da kullanabilirsiniz. Sim kart çözümünü seçmeniz durumunda önden bir işlem yapmak gerekmiyor. Japonya’da telefon ayarları biraz farklı olduğundan Android veya IOS için kartı taktığınızda telefona bir kaç ayar yapmanız gerekecek. Bu konudaki talimatları sim kart kutusunun üzerinden okuyabilirsiniz. Bu ayarları size kartı satan görevliden yapmasını rica edebilirsiniz, ancak bunun için 100 Yen ücret talep edeceklerdir. Japonya’da ekstra emek paralıdır.

İkinci seçenek ise özellikle kalabalık grup olarak seyahat ediyorsanız küçük access point cihazları kiralayabilirsiniz. Bu aletleri hava limanında alabileceğiniz gibi internetten satın alıp hava limanında teslim alabilirsiniz. Bu aletlerin şarjı genelde tam gün dayanmadığı için yanınızda bir de power bank gezdirmeniz gerekecek. Ancak hiç bir kurulum yapma ihtiyacınız olmadan kullanmak mümkün. Fiyatına bakınca aslında access point içinde bir sim kart olduğunu anlıyorsunuz, zira bu aletlerle satılan internet paketleri sim kart paketleri ile bire bir aynı oluyor. Fakat üzerine alet kullanım bedeli eklendiği için sim karttan daha pahalıya satılıyor. Ülkeden ayrılırken access pointi hava limanında gösterilen kutuya atıyorsunuz ve başka bir işleminiz kalmıyor.

Japonya’da Dil

Dil tabi ki Japonca ama siz Japonca bilmiyorsanız meselemiz İngilizce. Bizden kötü olmasın, Japonlar pek iyi İngilizce bilmiyor. Doğrusu bu durum bizi şaşırttı ancak çok korkulacak bir durum yok. Çoğu durumda derdini anlatacak kadar İngilizce bilen birini bulabiliyorsunuz ki bu size yetiyor. Birine yer yön sorduğunuzda İngilizce cevap vermese de acelesi yoksa yolunu değiştirip sizi gitmek istediğiniz yere kadar götürmesi çok yaygın bir davranış. Ayrıca kendisi yabancı dil bilmediği için yoldan İngilizce bilen birini bularak çeviri yaptırıp nereye gitmek istediğinizi öğrenen ve sizi oraya kadar bırakan insanlara bile rastladık. Türkler yurt dışında misafirperver olarak bilinir ancak Japonlar bu konuda çok daha önde.

Japonya’da Nerede Kalınır?

Bahsettiğim gibi ülkede konaklama oldukça pahalı. Erkenden rezervasyon yaptırıp uygun bir yer bulun derim. Ülkede insan yoğunluğu çok yüksek olduğu için 70 metrekarelik bir ev geniş sayılıyor ve pek alışık olmadığımız bu durum otel odası büyüklüğüne de yansıyor. Odalar genelde 14-18 metrekare büyüklüğünde. Şehirlerin yoğun merkez bölgesinden uzaklaşırken fiyatlar yavaşça düşüyor. Ayrıca Tokyo için liman bölgesinde güzel manzaralı uygun fiyatlı konaklama bulmak da mümkün.

Japonya Vize İstiyor mu?

Japonya Türkiye’den 90 güne kadar vize istemiyor. Kapıda pasaportunuza minik bir etiket yapıştırıyorlar. Pasaportumda bir kaç tane Pakistan vizesi olduğu için bazı ülkelere girerken ufak çaplı problemler yaşayabiliyorum ancak Japonya’da bize gülümseyen pasaport memurlarından başka bir şeyler karşılaşmadık.

Japonya seyahati ile ilgili ana hatları gözden geçirdik. Gezilecek yerler ve ulaşım ile ilgili bilgi almak için diğer yazılmarımıza göz atmalısınız.