İsviçre Gezegen Rehberi ile İsviçre seyahati hakkında genel bilgi verdikten sonra ülkede gezilecek noktalara gelebiliriz. Bu yazıda ülkenin Batı ve Güney kanadında yaptığımız gezi rotasını anlattık. Doğu İsviçre gezi rotamız için Doğu İsviçre Gezi Rotası yazımıza göz atın.
Ayrıca İsviçre’de gezilmesini önerdiğim veya yol üzerinde durup fotoğraf çektiğimiz yerlerin Googlemaps haritasına da buradan ulaşabilirsiniz.
Önceki yazılarda bahsettiğim gibi Milano’da aracımızı kiraladık ve ilk aşamada İsviçre’nin daha tenha olan doğu kanadını gezeceğimiz için birkaç saatlik yolculuk ardından Bondo üzerinden İsviçre’ye giriş yaptık. Üç günlük doğu kanadı gezisinden sonra Interlaken’e ulaştık ve Batı İsviçre gezimize başlamış olduk.
Interlaken
Geçiminin önemli bir kısmını turizm ile sağlayan bu bölge İsviçre’nin en güzel yerlerinden birisi. İki çok güzel gölün ortasına kurulmuş bu şehir ve çevresini gezmeye birkaç gün ayırdık. Interlaken şehri hakkında bilgi almak için Interlaken Gezegen Rehberi’ne göz atın. Bununla birlikte şehrin güney bölgesindeki doğal güzellikleri bu yazı içinde anlatmaya devam edeceğiz.
Blausee (Mavi Göl)
Interlaken bölgesinden güneye üç tane vadi uzanıyor. Blausee yani mavi göl bu üç vadiden birinin içinde yer almakta. Bölge milli park olduğu için alana giriş ücretli.
Bu arada Almanca konuşulan her ülkede bir Blausee var, bu gölü Avusturya ve Almanya’daki Blausee ile karıştırmayın.
Oeschinensee (Oeschinen Gölü)
Blausee’yi geçip vadi içinde ilerlediğimizde yolun iyice daralıp dik yamaçların başladığı yerde Kandersteg adlı bir İsviçre Dağ kasabasına ulaşıyoruz.
Buradan teleferikle yukarı çıktığımızda teleferik istasyonundan Oeschinen Gölüne kadar giden yol muhteşem alp manzaraları ile dolu.
Göle ulaştığınızda eriyen kar sularının şelale şeklinde akıp turkuaz renkli gölü doldurduğu bölgeyi görebiliyorsunuz. Denemek isterseniz teleferik ile yukarı çıkılan noktada turistik amaçlı bir dağ kızağı da var.
Lauterbrunnen
Interlaken’den güneye inen ikinci vadideyiz. Google’a İsviçre yazınca karşınıza çıkacak ilk görseller muhtemelen bu bölgeden olacak. İşin aslı bu çevrede tam olarak şuraya gidip görün demek bile zor, çünkü kafanızı nereye çevirseniz bir fotoğraf karesi ile karşılaşıyorsunuz. Oldukça derin bir vadi içinde üç tane büyük ve çok sayıda küçük şelaleye ev sahipliği yapan bölgede vadinin bittiği Mürren’e tırmanan teleferiğe kadar gezmelisiniz.
Staubbachfall (Staubbach Şelalesi)
Vadide tam kasabanın üzerine dökülen ve çok güzel manzaralar sunan şelale. Çoğu Lauterbrunnen fotoğrafında bu şelaleyi de arka planda görürsünüz. Şelaleyi daha yakından görmek için kayalıklara tırmanarak Aussichtsplattform Staubachfall adında bir platforma ulaşabilirsiniz ama tırmanış biraz yorucu ve şelaleyi kasaba ile birlikte uzaktan izlemek daha keyifli.
Mürrenbachfall (Mürrenbach Şelalesi)
Yukarıda ilk vadide olduğu gibi burada da araba ile bir yere kadar gidebiliyorsunuz. Mürrenbach şelalesi araba ile gidilebilen son noktada yer alıyor. Aracınızı yakın bir yere park ettikten sonra yaklaşık on dakikalık bir yürüyüşle buraya ulaşabilirsiniz. Özellikle hava rüzgarlı ise dev şelale öğle saatlerinde güzel bir gök kuşağı manzarası sunacak, kaçırmayın derim. Bu vadide daha da fazla ilerlemek şelale yakınındaki teleferiğe binip Mürren yönünde yukarı çıkmanızı öneririm.
Trümmelbachfall (Trümmelbach Şelalesi)
Burası açık şekilde akan bir şelaleden ziyada bir kanyon. Giriş ücreti ödeyerek füniküler ile kanyonun üst kısmına tırmanıp sonra büyük bir hızla akan su ile birlikte merdivenlerde aşağıya iniyorsunuz. Suyun kanyon içinde yaptığı her bir dönüş güzel bir durak. Yalnız belirtmem gerekir ki etrafa köpük saçarak büyük bir hızla akan su nedeniyle iniş sırasında biraz ıslanabilirsiniz.
Grindelwald ve Kleine Scheidegg
Üçüncü vadideyiz. Grindelwald ve çevresi çok güzel dağ manzaraları sunan bir bölge. Burası aslen bir kayak merkezi ama teleferikler yazın da hizmet veriyor ve sizi First adlı zirveye çıkarıyor. Belirtmem gerekir ki Grindelwald İsviçre’nin en pahalı bölgelerinden birisi ve burada yazın genellikle zengin arap turistler takılıyor.
Biz Grindelwald’a ulaştıktan sonra teleferikle yukarı çıkmaktansa araba ile Kleine Scheidegg yönüne yukarıdaki iki fotoğrafı çektiğimiz bölgeye tırmanmayı tercih ettik.
Bern
Günler süren doğa turunun ardından İsviçre’nin başkenti ve en güzel şehirlerinden birisi olan Bern’deyiz. Bu şehre bir tam gününüzü ayırmanızı öneririm. Bern gezisi ile ilgili daha detaylı bilgi için Bern Gezegen Rehberi’ne göz atın.
Zermatt
İsviçre’nin İtalya sınırında yer alan en ünlü kayak kasabalarından birisi. Grindelwald gibi dağ manzaraları ile ünlüdür.
Matterhorn
Bu dağ zirvesi hemen İtalya sınırında olsa da İsviçre’nin simgesidir. Fotoğrafta gördüğünüz gibi bir İsviçre çikolatası olan Toblerone üzerindeki logo aslında bu dağın zirvesinin fotoğrafından başka bir şey değil. Bu şekilde bir fotoğraf çekmek isterseniz fotoğrafın çekildiği yer Zermatt’da. Ancak turistlerin ilgisinin yoğun olduğu dönemde burada çikolata bulunamadığı oluyormuş. (Fotoğraf: reddit)
Charles Kuonen Hangebrücke
Zermatt’a kuzeyden yaklaşırken yol üzerinde kalan bir asma yaya köprüsü. Neredeyse 500 metreye varan uzunluğu ile dünyanın en uzun yaya asma köprüsü oluyor.
Giessbachfall
Interlaken’den İtalya’ya geri dönüş rotası üzerindeyiz. Burası Interlaken’in güneyinde ana yola kısa mesafede kalan ve arkasından geçilebilen bir şelale. Şelaleye tırmanış yolunda Interlaken’in komşu olduğu göllerden birisi olan Brienzersee’yi yukarıdan izleyebildiğiniz güzel manzara noktaları mevcut.
Aare Gorge
Yine yolumuz üzerinde kalan 1400 metre uzunluğunda bir kanyon. Giriş ücretli.
Handeckfallbrücke
Grimselsee baraj gölü ve hemen arkasındaki geçitlerden önceki son durağımız burası. Az önce bahsettiğim kanyonu açan Aare nehrinin açtığı derin bir vadi üzerine kurulmuş bir asma köprü.
Ayrıca köprüyü geçtikten sonra isterseniz hemen yakındaki füniküler ile yukarıdaki Gelmersee gölüne çıkabilirsiniz. Bu köprünün en büyük özelliklerinden biri, tüm gezi boyunca inatla kareye girmeyen sevgili yol arkadaşımız Cihan’ın bu köprü üzerinde fotoğraf çektirmek istemesidir.
Grimselpass
Grimselsee baraj gölü dönüş rotamızın en yüksek noktalarından birisi. Buradan itibaren oldukça dağlık bir yolda giriyoruz “S” çizen geçitlerde ilerlemeye başlıyoruz. Grimselpass bu geçitlerden ilki.
Furkapass
Burası için Avrupa’nın en güzel geçitlerinden biri derler. Sanırım bu söylem geçidin ve geçit üzerindeki terk edilmiş olan Belvedere Oteli James Bond benzeri bazı filmlere konu olmuş olmasından geliyor. Belvedere otelinin olduğu bölgede Eisgrotte, Rhone Gletscher adında bir buz mağarası da mevcut. Otelin olduğu yerde durduğunuzda Furkapass ile birlikte karşıdaki Grimselpass’e kadar uzanan uzun vadi manzarasını izleyebiliyorsunuz. Ancak bölge İsviçre’deki bir çok geçide göre kalabalık. Ayrıca özellikle Belvedere Otelinin olduğu yerden internette gördüğünüz o ünlü fotoğrafı çekmek çok mümkün olmayabilir, zira tur otobüsleri bölgeyi ciddi biçimde kapatıyor.
Lugano
Burası aslında Batı İsviçre’den çok güney olarak adlandırılabilecek bir bölge. Ancak İtalya’ya dönüş rotamız üzerinde kaldığı için Lugano’yu seyahatimizin sonuna bırakabildik. İsviçre’nin Almanlaşmaktan öte İtalyanlaştığı, sokakta gezen insanların İtalyanca konuştuğu ve dolayısıyla İsviçre’den çok İtalya’ya benzeyen bir şehirdeyiz. Şehrin dibine kurulduğu Lugano gölünün hemen karşısı İtalya. Yolunuz üzerine düşerse uğrayın.